9 And when he had opened the fifth seal, I saw under the altar the souls of them that were slain for the word of God, and for the testimony which they held:
10 And they cried with a loud voice, saying, How long, O Lord, holy and true, dost thou not judge and avenge our blood on them that dwell on the earth?
11 And white robes were given unto every one of them; and it was said unto them, that they should rest yet for a little season, until their fellowservants also and their brethren, that should be killed as they were, should be fulfilled.
1 Pentikost Günü geldiğinde bütün müminler bir aradaydı.
2Gökten ansızın şiddetli rüzgârı andıran bir ses geldi. Bulundukları evi bütünüyle doldurdu.
3Ateşten dillere benzer bir şeyler görünüp dağılarak her birinin üzerine indi.
4Hepsi Mukaddes Ruh’la doldu, Ruh’un verdiği kudretle başka dillerle konuşmaya başladılar.
5 O sırada Kudüs’te dünyanın birçok ülkesinden gelen dindar Yahudiler vardı.
6Gökten gelen sesi duyanlar büyük bir kalabalık halinde toplandı. Herkes kendi dilinin konuşulduğunu duyunca şaşakaldı.
7Hayret ve şaşkınlık içinde şöyle dediler: “Bu konuşanların hepsi Celileli değil mi?
8Nasıl oluyor da her birimiz kendi ana dilini işitiyor?
9Aramızda Partlar, Medler, Elamlılar, Mezopotamya’da, Yahudiye’de, Kapadokya’da, Pontus ve Asya ilinde, Frigya ve Pamfilya’da, Mısır’da ve Libya’nın Kirene şehrine yakın kısımlarında yaşayanlar var. Hem Yahudi hem de Yahudiliğe dönen Romalı ziyaretçiler, Giritliler ve Araplar var. Allah ne büyük harikalar yapmış! Bunu her birimiz kendi dilinde işitiyor!”
10Aramızda Partlar, Medler, Elamlılar, Mezopotamya’da, Yahudiye’de, Kapadokya’da, Pontus ve Asya ilinde, Frigya ve Pamfilya’da, Mısır’da ve Libya’nın Kirene şehrine yakın kısımlarında yaşayanlar var. Hem Yahudi hem de Yahudiliğe dönen Romalı ziyaretçiler, Giritliler ve Araplar var. Allah ne büyük harikalar yapmış! Bunu her birimiz kendi dilinde işitiyor!”
11Aramızda Partlar, Medler, Elamlılar, Mezopotamya’da, Yahudiye’de, Kapadokya’da, Pontus ve Asya ilinde, Frigya ve Pamfilya’da, Mısır’da ve Libya’nın Kirene şehrine yakın kısımlarında yaşayanlar var. Hem Yahudi hem de Yahudiliğe dönen Romalı ziyaretçiler, Giritliler ve Araplar var. Allah ne büyük harikalar yapmış! Bunu her birimiz kendi dilinde işitiyor!”
12 Herkes hayret ve şaşkınlık içinde birbirine, “Bu ne olsa gerek?” diye sordu.
13Bazıları ise, “Bunlar şarabı fazla kaçırmış” diye alay ettiler.
14 Bunun üzerine Petrus diğer on bir havariyle birlikte ayağa kalktı, yüksek sesle kalabalığa şöyle seslendi: “Yahudi kardeşlerim, Kudüs’te yaşayan herkes, size bu durumu açıklayayım. Sözlerime kulak verin.
15Bu adamlar sandığınız gibi sarhoş değiller. Saat daha sabahın dokuzu!
16Bugün bu gördüğünüz, Peygamber Yoel ağzıyla önceden bildirilmişti:
17‘Allah diyor ki, ahir zamanda bütün insanların üzerine Ruhum’dan dökeceğim. Oğullarınız, kızlarınız peygamberlikte bulunacaklar. Gençleriniz görümler, yaşlılarınız rüyalar görecek.
18Evet, ahir zamanda kadın erkek, bütün kullarımın üzerine Ruhum’dan dökeceğim, onlar da peygamberlik edecekler.
19Ve ben yukarıda, gökte harikalar yaratacağım. Aşağıda, yeryüzünde alâmetler, kan, ateş ve duman bulutları olacak.
20Rab’bin büyük ve muhteşem günü gelmeden önce, Güneş kararacak, ay kan rengine dönecek.
21O zaman Rab’bi yardıma çağıran herkes kurtulacak.’
22 “Ey İsrail halkı, söyleyeceklerimi dinleyin: Bildiğiniz gibi Nasıralı İsa’yı Allah gönderdi. Bunu, aranızda O’nun vasıtasıyla yaptığı mucizeler, harikalar ve alâmetlerle size ispat etti.
23İsa, Allah’ın takdiri ve ezeli bilgisi uyarınca elinize teslim edildi. O’nu zalimlerin eliyle çarmıha çivileyip öldürdünüz.
24Fakat Allah O’nun ölüm acısına son verdi; O’nu ölümden diriltti. Çünkü O’nun ölüme esir kalması imkânsızdı.
25Davud O’nun hakkında şöyle der: ‘Rab’bi her zaman önümde gördüm, sağımda olduğu için endişelenmem.
26Bundan dolayı yüreğim mutludur, dilim sevincimi ifade eder. Dahası bedenim de umut içinde yaşayacak.
27Çünkü sen beni ölüler diyarına terk etmeyeceksin, sadık kulunun çürümesine izin vermeyeceksin.
28Nasıl yaşamam gerektiğini bana öğrettin; yüreğimi sevinçle ve huzurunla doldurursun.’
29 “Soydaşlarım, size ulu atamız Davud hakkında açıkça söyleyebilirim ki, o öldü, gömüldü, mezarı da bugüne kadar yanı başımızda durmaktadır.
30Fakat Davud bir peygamberdi. Allah ona vaatte bulundu; bu vaat uyarınca Allah onun soyundan birini tahtına oturtacaktı.
31Buna göre Davud geleceği görerek Mesih’in dirilişi hakkında şöyle konuşmuştu: ‘O, ölüler diyarına terk edilmedi. Bedeni mezarda çürümedi.’
32 “Allah İsa’yı ölümden diriltti, hepimiz bunun şahitleriyiz.
33Allah İsa’yı yüceltip sağına oturttu. İsa, semavî Baba Allah’tan vaat edilen Mukaddes Ruh’u aldı ve şimdi görüp işittiğiniz gibi bu Ruh’u üzerimize döktü.
34 Davud semaya çıkmadı; fakat şöyle dedi: ‘Rab, Efendim’e dedi ki, sağımda otur. Düşmanlarını ayaklarının altına sereceğim.’
35 Davud semaya çıkmadı; fakat şöyle dedi: ‘Rab, Efendim’e dedi ki, sağımda otur. Düşmanlarını ayaklarının altına sereceğim.’
36 “Böylelikle bütün İsrail halkı şunu kesinlikle bilsin, Allah sizin çarmıha gerdiğiniz İsa’yı hem Efendiniz hem Mesihiniz yapmıştır.”
37 Bu sözleri duyunca yürekleri burkuldu. Petrus ve diğer havarilere, “Kardeşlerim, ne yapmalıyız?” diye sordular.
38 Petrus onlara şöyle dedi: “Tövbe edin, her biriniz İsa Mesih’in adıyla vaftiz olsun. O zaman Allah günahlarınızı affeder; sonra da size Mukaddes Ruh’u armağan eder.
39Bu vaat sizler için, çocuklarınız ve dünyaya dağılmış soydaşlarınız içindir. Rab Allahımız’ın çağıracağı herkes için geçerlidir.”
40 Petrus onları daha birçok sözle uyardı ve şöyle yalvardı: “Kendinizi bu sapık neslin başına geleceklerden kurtarın!”
41Petrus’un dediklerini kabul edenler vaftiz oldular. O gün yaklaşık üç bin kişi cemaate katıldı.
42 İmanlılar kendilerini havarilerin vaazlarını dinlemeye adadılar; mallarını aralarında paylaşıyor, birlikte yemek yiyor, dua ediyorlardı.
43Herkes huşu içindeydi. Havariler vasıtasıyla birçok harikalar ve alâmetler görüldü.
44Bütün müminler bir arada bulunuyor, her şeyi paylaşıyorlardı.
45Mallarını mülklerini satıp parasını ihtiyacı olanlara dağıtıyorlardı.
46Cemaat her gün mabet alanında toplanıyordu. Ayrıca evlerinde ekmek bölüyor, içten bir sevinç ve samimiyetle birlikte yemek yiyorlardı.
47Allah’a devamlı hamdediyorlardı; bütün halkın takdirini kazanmışlardı. Rab de her gün yeni kurtulanları cemaate katıyordu.