9 And when he had opened the fifth seal, I saw under the altar the souls of them that were slain for the word of God, and for the testimony which they held:
10 And they cried with a loud voice, saying, How long, O Lord, holy and true, dost thou not judge and avenge our blood on them that dwell on the earth?
11 And white robes were given unto every one of them; and it was said unto them, that they should rest yet for a little season, until their fellowservants also and their brethren, that should be killed as they were, should be fulfilled.
1 Bundan sonra semada açılmış bir kapı gördüm. Daha önce benimle konuşan, borazana benzeyen sesi işittim. Bu ses bana şöyle dedi: “Buraya çık! Sana bundan sonra olması gereken olayları göstereceğim.”
2O vakit Allah’ın Ruhu bana hâkim oldu. Semada bir taht ve üzerinde oturan birini gördüm.
3Tahtta oturan, yeşim ve kırmızı akik taşına benziyordu. Zümrüde benzer bir gökkuşağı tahtın etrafını sarmıştı.
4 Tahtın etrafında yirmi dört taht daha vardı. Bu tahtlarda beyazlara bürünmüş yirmi dört ihtiyar oturuyordu. Başlarında altın taçlar vardı.
5Tahttan şimşekler çakıyor, uğultular ve gök gürültüsü gibi sesler geliyordu. Tahtın önünde alev alev yanan yedi meşale vardı. Bunlar, Allah’ın Mukaddes Ruhu’nun mükemmelliğini temsil eder.
6Tahtın önünde billur gibi, sanki camdan bir deniz vardı. Tahtın dört bir yanının orta yerinde birer mahlûk duruyordu. Mahlûkların önü ve arkası gözlerle kaplıydı.
7İlk mahlûk aslana, ikincisi boğaya benziyordu. Üçüncü mahlûkun yüzü insan yüzü gibiydi. Dördüncü mahlûk uçan kartala benziyordu.
8 Dört mahlûkun her birinin altışar kanadı vardı. Her yanları, kanatlarının alt tarafı bile gözlerle kaplıydı. Gece gündüz durup dinlenmeden şöyle diyorlar: “Mukaddes, mukaddes, mukaddestir, ezelden ebede kadar var olan kadir Rab Allah!”
9 Mahlûklar tahtta oturan, ebetler ebedince var olan Allah’a hamt, hürmet ve şükran sunarlar.
10Aynı anda yirmi dört ihtiyar tahtta oturan, ebetler ebedince var olan Allah’ın önünde yere kapanır, O’na secde ederler. Onlara ödül olarak verilmiş taçlarını tahtın önüne serip şöyle derler:
11“Rabbimiz ve Allahımız! İzzete, hürmete ve kudrete lâyık olan sensin. Her şeyi sen yarattın. Var olan her şey senin iradenle var oldu.”