12Evin sahibi size üst katta döşenmiş geniş bir oda gösterecek. Yemeği orada hazırlayın.”
13 Petrus ve Yuhanna oradan ayrıldılar. Her şeyi İsa’nın söylediği gibi buldular ve Fısıh yemeğini hazırladılar.
14 Yemek vakti gelince İsa ve havarileri sofrada yerlerini aldılar. İsa onlara, “Ben acı çekip ölmeden önce bu Fısıh yemeğini sizinle birlikte yemeyi çok istedim.
15 Yemek vakti gelince İsa ve havarileri sofrada yerlerini aldılar. İsa onlara, “Ben acı çekip ölmeden önce bu Fısıh yemeğini sizinle birlikte yemeyi çok istedim.
16Çünkü Allah’ın Hükümranlığı’nda tam anlamıyla yerine gelene kadar Fısıh yemeğini bir daha yemeyeceğim” dedi.
17 Sonra bir kâse şarap aldı. Allah’a şükretti ve şöyle dedi: “Bu kâseyi alıp aranızda paylaşın.
18Allah’ın Hükümranlığı gelene kadar bir daha bu kâseden içmeyeceğim.”
19 Sonra ekmek alıp Allah’a şükretti. Ekmeği bölüp havarilere verdi. “Bu ekmek sizin için feda ettiğim bedenimdir. Bunu beni anmak için yiyin” dedi.
20 Aynı şekilde, yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: “Bu kâse, uğrunuza akıtılan kanımla başlayan yeni ahdi temsil eder.
21Fakat bakın, bana ihanet edecek adamın eli benimkiyle birlikte sahandadır.
22Gerçi İnsanoğlu Allah’ın tayin ettiği şekilde ölüme gidiyor. Fakat O’na ihanet eden adamın vay haline!”
23 Havariler aralarında bunu kimin yapabileceğini tartışmaya başladılar.
24 Havariler arasında ayrıca hangisinin en üstün olduğu yolunda bir çekişme başladı.
25İsa onlara şöyle dedi: “Krallar halklarına tahakküm eder, ileri gelenleri de halka ‘Velinimetimiz’ dedirtirler.
26Fakat siz böyle olmayacaksınız. Aranızda en büyük olan, en küçük gibi olsun; yöneten, hizmet eden gibi olsun.
27Kim daha üstün? Sofrada oturan mı, hizmet eden mi? Sofrada oturan değil mi? Fakat ben aranızda hizmet eden biri gibi oldum.
28Çetin anlarımda bana sadık kalan sizlersiniz.
29Semavî Babam bana nasıl hükümranlık verdiyse ben de size hükümranlık veriyorum.
30Böylece hükümranlığımda benim soframda yiyip içeceksiniz, hüküm tahtına oturup İsrail’in on iki aşiretine hükmedeceksiniz.”
31 “Simun, Simun! Şeytan sizleri buğday gibi elekten geçirmek için izin aldı.
32Fakat ben imanını kaybetmemen için dua ettim. Bana geri döndüğünde mümin kardeşlerini güçlendir.”
33 Simun İsa’ya, “Efendimiz, ben seninle zindana da, ölüme de gitmeye hazırım” dedi.
34 İsa ise şöyle dedi: “Petrus, sana şunu söyleyeyim, horoz yarın sabah ötmeden önce beni tanıdığını üç kez inkâr edeceksin.”
35 Sonra havarilere, “Ben sizi kesesiz, torbasız, çarıksız gönderdiğim zaman bir eksiğiniz oldu mu?” diye sordu. Onlar da, “Hiçbir eksiğimiz olmadı” dediler.
36 İsa şöyle dedi: “Fakat şimdi, kesesi olan da, torbası olan da yanına almalıdır. Kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın.
37Size şunu söyleyeyim, şu peygamberlik sözünün hayatımda yerine gelmesi gerekiyor: ‘O, canilerle aynı kefeye kondu.’ Benim hakkımda yazılmış olanlar yerine gelmek üzeredir.”
38 Havariler, “Efendimiz, işte burada iki kılıç var” dediler. İsa, “Yeter!” dedi.
39 İsa dışarı çıktı. Her zamanki gibi Zeytin Dağı’na gitti. Şakirtleri de O’nun ardından gittiler.
40Oraya varınca İsa şakirtlerine, “Ayartılmamak için dua edin” dedi.
41 Sonra onlardan bir taş atımı kadar uzaklaştı. Diz çökerek dua etti:
42“Semavî Baba, eğer iradene uygunsa, çekeceğim acıları benden uzaklaştır. Fakat benim istediğim değil, senin istediğin olsun.”
43Semadan bir melek İsa’ya göründü, O’nu kuvvetlendirdi.
44İsa derin bir acı içindeydi; daha hararetle dua etti. Teri, toprağa düşen kan damlaları gibiydi.
45 Duadan kalkıp şakirtlerinin yanına döndü. Onları kederden uyur halde buldu.
46“Neden uyuyorsunuz? Kalkın, ayartılmamak için dua edin” dedi.
47 İsa daha konuşurken bir kalabalık göründü. On iki havariden biri olan Yahuda onlara öncülük ediyordu. İsa’yı öpmek üzere yaklaştı.
48İsa ona, “Yahuda, İnsanoğlu’na bir öpücükle mi ihanet ediyorsun?” dedi.
50İçlerinden biri kılıcıyla başrahibin kölesine vurdu, sağ kulağını uçurdu.
51 Fakat İsa, “Durun, yeter!” dedi. Sonra kölenin kulağının olduğu yere dokunarak ona şifa verdi.
52 Üzerine yürüyen başrahiplere, mabet muhafızlarının komutanlarına ve ileri gelenlere şöyle dedi: “Üzerime niçin kılıç ve sopalarla geldiniz? Ben haydut muyum?
53Her gün mabette sizlerle birlikteydim, bana el sürmediniz. Fakat zaman artık sizindir, karanlığın hüküm sürdüğü zamandır.”
54 İsa’yı yakalayıp başrahibin evine götürdüler. Petrus onları uzaktan izliyordu.
55Avlunun ortasında ateş yakıp birlikte çömeldiler. Petrus da gelip aralarına çömeldi.
56Bir hizmetçi kız ateşin ışığında çömelen Petrus’u gördü. Ona dikkatlice baktı, “Bu adam da İsa’yla birlikteydi” dedi.
57 Fakat Petrus, “Kadın, ben O’nu tanımıyorum” diye inkâr etti.
58 Biraz sonra bir başkası onu gördü, “Sen de onlardansın!” dedi. Petrus, “Değilim, arkadaş!” dedi.
59 Yaklaşık bir saat sonra, bir başkası ısrarla şöyle dedi: “Hiç şüphem yok, bu adam da O’nunla beraberdi. Çünkü ikisi de Celileli.”
60 Petrus, “Sen ne diyorsun be adam, anlamıyorum!” dedi. Tam o sırada, Petrus daha konuşurken, horoz öttü.
61 Efendimiz İsa arkasına dönüp Petrus’a baktı. O zaman Petrus İsa’nın kendisine, “Horoz yarın sabah ötmeden beni tanıdığını üç kez inkâr edeceksin” dediğini hatırladı.
62Dışarı çıkıp acı acı ağladı.
63 İsa’yı gözetim altında tutan adamlar O’nunla alay ettiler, O’nu dövmeye başladılar.
64Gözlerini bağlayıp, “Peygamberliğini göster bakalım, sana vuran kim?” dediler.
65O’na bir sürü küfür yağdırdılar.
66 Gün doğunca halkın ileri gelenleri, başrahipler ve din âlimleri toplandılar. İsa, bunlardan meydana gelen Yüksek Meclis’in önüne çıkarıldı.
67O’na, “Eğer Mesih isen, bize söyle” dediler. İsa şöyle dedi: “Size söylersem bana inanmazsınız.
68Size soru sorarsam, cevap vermezsiniz.
69Fakat bundan böyle İnsanoğlu kadir Allah’ın sağında oturacaktır.”
70 Hepsi birden, “Yani sen Allah’ın Oğlu musun?” diye sordular. İsa da onlara, “Dediğiniz gibi, ben O’yum” dedi.
71 “Artık şahide ne ihtiyacımız var? İşte kendi ağzından duyduk!” dediler.