9 And when he had opened the fifth seal, I saw under the altar the souls of them that were slain for the word of God, and for the testimony which they held:
10 And they cried with a loud voice, saying, How long, O Lord, holy and true, dost thou not judge and avenge our blood on them that dwell on the earth?
11 And white robes were given unto every one of them; and it was said unto them, that they should rest yet for a little season, until their fellowservants also and their brethren, that should be killed as they were, should be fulfilled.
1 Hananya adında bir adam da karısı Safira’nın rızasıyla bir mülk sattı.
2Fakat Hananya paranın bir bölümünü kendine sakladı. Karısının da bundan haberi vardı. Paranın kalan kısmını ise havarilerin emrine verdi.
3 Petrus ona şöyle dedi: “Hananya, neden Şeytan’a uydun? Mukaddes Ruh’a yalan söyledin, araziden aldığın paranın bir bölümünü kendine sakladın.
4Satmadan önce arazi sana aitti, sattıktan sonra da para senin emrindeydi, öyle değil mi? Nasıl böyle bir şey yapmayı düşündün? Bize değil, Allah’a yalan söylemiş oldun.”
5 Hananya bu sözleri duyunca yere yıkılıp can verdi. Bunun haberini duyan herkesi büyük bir korku sardı.
6Gençler gelip ölüsünü kefenlediler; onu dışarı taşıyıp gömdüler.
7 Yaklaşık üç saat sonra Hananya’nın karısı olanlardan habersiz içeri girdi.
8Petrus, “Söyle bana, araziyi bu fiyata mı sattınız?” diye sordu. Safira da, “Evet, bu fiyata sattık” dedi.
9 Petrus ona şöyle dedi: “Sen ve kocan neden Rab’bin Ruhu’nu denemek için birlik oldunuz? Bak, kocanı gömenler kapıda bekliyor. Seni de dışarı taşıyacaklar.”
10Safira o anda Petrus’un ayaklarının dibine yığılıp can verdi. Gençler içeri girdiler; onun ölmüş olduğunu gördüler. Onu da dışarı taşıyıp kocasının yanına gömdüler.
11Bu olay karşısında cemaat ve olayı duyan herkes büyük bir korkuya kapıldı.
12 Havariler vasıtasıyla halk arasında birçok alâmetler ve harikalar yapılıyordu. Bütün müminler mabet alanında, Süleyman’ın Eyvanı denen yerde toplanıyorlardı.
13Diğer Yahudiler onlara katılmaya cesaret edemiyordu, fakat onlara hürmeti de eksik etmiyorlardı.
14Rab’be inananların sayısı gittikçe artıyordu. Çok sayıda erkek ve kadın, müminler cemaatine katıldı.
15Halk hasta olanları caddelere çıkartıp şilteler ve döşekler üzerine yatırdı. Bunu, Petrus oradan geçtiğinde hiç değilse gölgesi hastaların üzerine düşsün diye yaptılar.
16Halk, Kudüs çevresindeki kasabalardan da kalabalıklar halinde geldi. Hastalarını ve cinlerden mustarip olanları getirdiler. Bunların hepsi şifa buldu.
17 Bunun üzerine başrahip harekete geçti. Kendisi ve yanındakilerin hepsi, yani Saduki mezhebinin mensupları kıskançlıkla doldular.
18Havarileri yakalatıp herkesin gözü önünde zindana attırdılar.
19Fakat o gece Rab’bin bir meleği zindanın kapılarını açtı, onları dışarı çıkarttı. Onlara şöyle dedi:
20“Mabet alanına gidin, orada ebedî hayat hakkındaki her şeyi halka anlatın.”
21Havariler bu emre uydular, gün doğarken mabet alanına girdiler, vaaz etmeye başladılar. Başrahip ve beraberindekiler bir araya gelince Yüksek Meclis’i, İsrail halkının bütün ileri gelenlerini toplantıya çağırdılar. Havarilerin getirilmesi için zindana adam yolladılar.
22Fakat adamlar zindana vardıklarında havarileri bulamadılar. Dönüp şu haberi bildirdiler:
23“Zindanı sımsıkı kapalı ve kilitli bulduk. Nöbetçiler de kapıda duruyordu. Fakat kapıları açtığımızda içeride kimseyi bulamadık!”
24Bu sözleri duyan mabet muhafızlarının komutanıyla başrahipler şaşakaldılar; bu işin sonunun nereye varacağını merak etmeye başladılar.
25 Bu sırada biri gelip onlara, “Bakın, zindana attığınız adamlar mabet alanında durmuş halka vaaz ediyorlar” dedi.
26Bunun üzerine komutan adamlarıyla gidip havarileri getirdi. Halkın kendilerini taşlamasından korktular, onun için zor kullanmadılar.
27 Havarileri getirip Yüksek Meclis’in önüne çıkardılar. Başrahip onların ifadesini almaya başladı:
28“Size kesin bir emir verdik” dedi. “Bu adı kullanarak vaaz etmeyin dedik. Fakat siz taliminizi Kudüs’ün her tarafına yaydınız. Bizi bu adamın ölümünden sorumlu tutmak istiyorsunuz.”
29 Petrus ve diğer havariler şöyle cevap verdiler: “İnsana değil, Allah’a itaat etmemiz gerekiyor.
30Siz İsa’yı çarmıha gererek öldürdünüz; fakat atalarımızın ibadet ettiği Allah O’nu diriltti.
31Allah O’nu Önder ve Kurtarıcı olarak kendi sağına yükseltti, böylece İsrail halkına günahlarından tövbe edip bağışlanma fırsatı verdi.
32Biz bu olayların şahidiyiz. Allah’ın kendisine itaat edenlere verdiği Mukaddes Ruh da buna şahittir.”
33 Meclis üyeleri bu sözleri duyunca çileden çıktılar, havarileri öldürmek istediler.
34Fakat mecliste Gamaliel adında bir Ferisi, bütün halkın saygısını kazanmış bir şeriat hocası vardı. Gamaliel ayağa kalkıp havarilerin bir süre için dışarıya çıkarılmasını emretti.
35Sonra Meclis üyelerine şunları söyledi: “Ey vatandaşlarım, bu adamlara ne yapacağınız konusunda dikkatli olun.
36Bir süre önce Tevdas da ortaya çıkıp önemli biri olduğunu iddia etmişti. Dört yüz kadar kişi ona katıldı. Fakat Tevdas öldürüldü ve yandaşlarının hepsi dağıtıldı. Onun hareketi yok oldu.
37Ondan sonra sayım zamanı Celileli Yahuda ortaya çıktı. Birçok insanı peşine taktı. Fakat o da öldürüldü ve yandaşlarının hepsi darmadağın oldu.
38Şimdi size diyorum ki, bu adamlarla uğraşmayın, bırakın gitsinler. Eğer onların bu teşebbüsü ve faaliyetleri insan işiyse başarısızlığa uğrayacaktır.
39Fakat Allah’ın işiyse onları durduramazsınız. Hatta kendinizi Allah’a karşı savaşır durumda bulabilirsiniz.” Meclis üyeleri Gamaliel’in sözleriyle ikna oldular.
40Havarileri içeri çağırtıp kamçılattılar. Bir daha İsa’nın isminden söz etmemelerini emrettikten sonra onları serbest bıraktılar.
41 Havariler Allah’ın ismi uğruna hakarete lâyık görüldükleri için Yüksek Meclis’in huzurundan sevinçle ayrıldılar.
42Her gün mabet alanında ve evlerde vazetmeye, İsa’nın Mesih olduğunu müjdelemeye devam ettiler.